Savaşan (Bilesur) Köyü Mağara Yapı Topluluğu ve Ermeni Kilisesi
Savaşan Köyü’nün Coğrafya ve Tarihçesi
Şanlıurfa’nın Halfeti İlçesi’ne bağlı olan Savaşan Köyü (eski adıyla Bilesur Köyü) genellikle Eski Halfeti’yle birlikte anılır ve ikisi sıkça karıştırılmaktadır. Fırat Nehri kıyısında kurulu olan Savaşan Köyü, tıpkı Eski Halfeti’de de olduğu gibi 2000 yılında Birecik Barajı’nın inşa edilmesiyle sular altında kalmıştır. Bugün, köy sular altında kalmış olan camisinin, suyun üstünde kalan minaresiyle meşhurdur. Fırat Nehri, Şanlıurfa ve Gaziantep arasında sınır oluşturduğu için, biraz daha güneyde ve karşı kıyıda bulunan Rumkale, Gaziantep sınırlarına dahildir. Nehrin her iki yakasında da çok sayıda mağara ve tarihi kalıntı göze çarpar.
Rumkale, Savaşan Köyü ve Eski Halfeti ortak bir tarihi geçmişe sahiptirler. Halfeti ve çevresinin bilinen en eski tarihi yaklaşık 4000 yıl öncesine dayanmaktadır. Bu dönemde Kommagene Krallığı’nın önemli bir şehri olduğu sanılmaktadır. Bölge bu tarihten sonra; Hurri-Mitannilerin, Aramilerin, Akhamenidlerin, Seleukoslar’ın, Sassani ve Bizans’ın hakimiyetine girer. 1098 yılında, I. Haçlı Seferi sonucunda bölgede Urfa Kontluğu (Edessa Kontluğu) kurulur. Bu devlet çok kısa süre hakimiyet kurabilmiş olmasına karşın bölgenin kültürel yapısına etkisi büyük olmuştur. Devletin kurucusu I. Baudouin’dir. Devletin idarecileri Latin kökenli olsalar da halk Ermeni, Rum, Süryani ve Araplardan oluşmaktaydı. Latinlerin sayısı çok az olsa da egemenlik gücü onlardaydı. Bununla birlikte Ermeni nüfusunun kültürel bir ağırlığı da vardı. Diğer Haçlı devletlerine göre çok daha küçük olan Urfa Kontluğu’nun toplam nüfusu sadece 10.000 kişi civarındaydı. Askerî açıdan da çok güçlü olmayan bu devlet, 1144 yılında İmadeddin Zengi tarafından yıkılmıştır. 1146 yılında tekrar bağımsızlığına kavuşan Urfa Kontluğu, kısa sürede yeniden Zengilerin hakimiyetine girmiştir. Bu tarihten, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanına kadar çok sayıda İslam devletinin egemenliğinde kalmıştır.
Savaşan Köyü Kaya Yapıları
Savaşan Köyü’nün güney kıyısında 2013 yılında OBRUK Mağara Araştırma Grubu tarafından tespit edilen tam 17 adet kaya yapısı bulunmaktadır.[1] Bu yapıların kimilerinde duvarlara oyulmuş çeşitli boylarda nişler göze çarpmaktadır.
Söz konusu kaya yapıları içerisinde en dikkat çekeni, muhtemelen 12.-13. yy’larda yapılmış olan Ermeni kilisesidir. Yapının inşa tarihi hakkında kesin bir bilgimiz olmasa da Rumkale’de bulunan ve 13. yy’a tarihlenen Barşavma Manastırı’ndan veya Kızılin Manastırı’ndan yola çıkarak varsayımda bulunabiliriz. Ayrıca yine aynı yüzyıla tarihlenen Ermenistan’daki Geghard Manastırı’nın katholikonu ve kaya şapellerinde, yine aynı yüzyıla tarihlenen Lefkoşa’daki Notre Dame de Tyre Ermeni Kilisesi’nde, Kudüs’teki Kutsal Kabir Kilisesi’nde bulunan ve 12. yy’a tarihlenen St. Helena Şapeli’nde de Savaşan Köyü Ermeni Kilisesi’ndeki örneklere benzer grafitilere rastlanmaktadır.[2] Bu grafiti geleneği özellikle Doğu Akdeniz coğrafyasında oldukça yaygın olup, özellikle Kudüs’e giden yollardaki kilise ve şapellerde bir hac geleneği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Aziz Nerses, 1102–1173 yılları arasında yaşamış bir Hristiyan azizidir, Rumkale’de kendisine adanmış bir kilise bulunmaktadır ve muhtemelen bölgenin koruyucu azizi olarak kabul edilmektedir. Savaşan Köyü Ermeni Kilisesi’yle bağlantılı olabilecek azizlerin başında gelmektedir.
İbadet yeri; tek nefli, doğu duvarına oyulmuş bir apsisi olan, küçük, iki bölümlü bir yapıdır.[3] Apsis yarım yuvarlak olmayıp, kareye yakın dörtgen planlıdır. Doğu, batı ve güney duvarları çeşitli haç ve geometrik motiflerle süslenmiştir. İbadet yerinin kuzey duvarı olmayıp, bugün ki haliyle tamamen açıktır. Büyük olasılıkla eskiden örme taştan bir kuzey duvarı bulunmaktaydı fakat bugün ki somut veriler ışığında kesin bir bilgimiz bulunmamaktadır. Güney duvarının alt seviyesi, üst seviyesine göre daha geride olup, üzerine çeşitli boylarda nişler açılmıştır. Aynı duvarın üst seviyesinde ise kazıma tekniğinde çeşitli Ermenice yazılar bulunmaktadır. Batı duvarının alt seviyeleri tahrip olmuş durumdadır ve bir açıklıkla ikinci bir odaya açılmaktadır.
Yapının Süsleme Programı ve Grafitiler
Yapı içerisinde süsleme programından günümüze hiçbir şey ulaşamamıştır. Sadece duvarlara kazınmış haç ve geometrik motifler içeren grafitiler günümüze ulaşabilmiştir. Yapı duvarları içerisinde en yalın halde bırakılmış olanı apsis nişinin bulunduğu doğu duvarıdır. Bu nedenle daha çok, grafitiler açısından zengin olan güney ve batı duvarlarını ele alacağız.
Duvarlarda bulunan haç çeşitlerinin bazıları; “Bolnisi Haçı”, “Alisee”, “Bizans Haçı”, “Doğu Suriye Haçı”, “Malta Haçı” gibi isimlerle anılmaktadırlar.[4] Bunlar dışında da yapıda çok çeşitli haç grafitileri dikkat çekmektedir. Grafitiler büyük çoğunlukla dörtgen bölümlere ayrılmış duvar yüzeyleri üzerine işlenmişlerdir. Grafitileri dörtgen bölümlere ayırmak ve belirli bir kompozisyon düzeni gözetmek de aslında ikon anlayışının farklı bir yorumudur. Bu kompozisyon özellikleri sebebiyle Savaşan Köyü’ndeki Ermeni kilisesi veya şapelinin grafitilerinin Doğu Akdeniz dünyasının hac geleneklerinde özel bir yeri olduğu aşikârdır. Batı duvarının tam ortasında ve güney duvarının batı ucunda iki adet büyük boyutlu “Doğu Suriye Haçı” grafitisi dikkat çekmektedir.
Batı duvarındaki en nitelikli tasvirse hiç şüphesiz etrafı zikzak suyolu motifiyle çerçevelenmiş olan haçlı kompozisyondur. Güney duvarına baktığımızda karşımıza çıkan en ilginç tasvir, Ermenice yazıtın üstünde yer alan haç grafitisidir. Dikey kolları daha uzun olan haç tasvirinin yatay kolları tam ortadan geçmektedir. Haç kollarının uçları iki yana kıvrılarak adeta bir balık yüzgeci gibi açılmaktadır.
Bazı haç grafitilerinin alt uçlarına, haç kollarının ucuna benzeyen veya üçgen formunda eklentiler yapılmıştır. Güney duvarında nitelikli tasvirlerin yoğun görüldüğü diğer bir bölüm de duvarın alt seviyesidir.
Yapı içerisinde alisee tipi haçları dairesel bir formda çevreleyen, çeşitli haçlı kompozisyonları dikdörtgen formda çerçeveleyerek sınırlandıran “zikzak” motifleri de bulunmaktadır.
Zikzak motifi Anadolu’da hem İslami hem de Hristiyan yapıları üzerinde sıkça karşımıza çıkmaktadır. Fresk, tuğla süsleme ve kazıma rölyef gibi pek çok teknikte örnekleri mevcuttur. Kapadokya’nın kaya kiliselerinden, Konstantinopolis’teki Chora Manastırı’na kadar çok geniş bir coğrafyada gözlemlenebilir.
Farklı coğrafyalarda zikzak motifiyle çerçevelenen fresk kompozisyonların varlığı, bu kilise içerisindeki haçlı kompozisyonların ikon mantığıyla yapıldığı tezini güçlendirir niteliktedir.
Özellikle dini yapılarda karşımıza çıkan bu motifin çeşitli ikonografik anlamları olduğu da öne sürülmektedir. Üzerinde en çok uzlaşılan düşünceyse, zikzak motifinin yeniden doğuş sembolü olduğu yönündedir.[5] Bu tür kompozisyonlarda zikzak motifinin karşımıza çıkıyor olması Hristiyanlık’taki yeniden doğuş inancıyla doğrudan ilişkili olmalıdır.
Savaşan Köyü Ermeni Kilisesi, İspanya’dan, Kudüs’e ve Kutsal Topraklar’a uzanan hac yollarından biri üzerinde bulunmakta olan ve bir hac geleneği olan grafitiler açısından oldukça zengin ve özgün kompozisyonlara sahip bir kilisedir. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde bulunan çok sayıdaki mağara kilisesiyle benzer bir yapıdadır. Bugün ki haliyle yapı kaderine terk edilmiş ve tahribata açık gibi duruyor. Halfeti, Rumkale ve Savaşan Köyü Fırat Nehri’nin iki yakasındaki doğal ve kültürel varlıklarıyla dikkat çekici bir turizm merkeziyken; Savaşan Köyü Ermeni Kilisesi’nin bu kadar ihmal edilmiş olması bize geçmişte bölgede yaşanmış olan toplumsal kırılmaların bir mirası gibi görünüyor. Oysa ki 21. yy’da artık Türkiye’yi tüm etnik gruplara ait kültürel mirasıyla benimsemeli ve bu değerleri yaşatmaya, çok kültürlü yapımızı korumaya devam etmeliyiz.
Dipnotlar
- OBRUK Mağara Araştırma Grubu, “Fırat Nehri Kaya Yerleşimleri Envanteri”, 2019, (Erişim Tarihi: 09.11.2019)
- Katholikon: Manastırlarda merkez niteliğindeki ana kilise.
- Yapının planı için OBRUK Mağara Araştırma Grubu’nun http://www.obruk.org/sites/default/files/haritalar/Savasan%201-10.JPG (Erişim Tarihi: 09.11.2019) sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
- “Bolnisi Haçı”, Geç Antik ve Erken Orta Çağ’da sıkça rastlanan bir çeşit Gürcü haçıdır. “Alisee”, eşit kollara sahip, yuvarlak uçlu bir haç çeşididir. “Bizans Haçı”, dışa doğru genişleyen uçlara sahip bir çeşit Latin haçıdır. “Doğu Suriye Haçı”, haç kollarının hepsi iki uçlu sona eren (çatallı) bir çeşit Latin haçıdır. “Malta Haçı”, merkezde birleşen ok başları şeklinde, uçları “V” biçiminde olan eşit kollu bir haç çeşididir.
- T. Mikail Patrick DUGGAN, “İslam Sanatında Zikzak Deseni ve Anlamları Üzerine Bir Okuma”, 21. Uluslararası Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu Bildiri Özetleri, Antalya, 2017, s.237- 238.
- Sanal Tur (Erişim Tarihi: 13.04.2021)
- Ali Yamaç, “Cave Dwellings of Halfeti-Urfa (Southeastern Turkey)”, Hypogea 2015- Proceedings of International Congress of Speleology in Artificial Cavities, Roma, 2015, s.141–144.